Hepsi Fan Club™
|
|
| %100 KopmaLık 30 Fıkra !! (Bakmayan Pişman oLur) | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Fatmanur VIP ÖzeL Üye
Mesaj Sayısı : 387 Yaş : 28 Nerden : Denizli Kayıt tarihi : 02/09/08
Rep Puanı Başarı Puanı: 0
| Konu: %100 KopmaLık 30 Fıkra !! (Bakmayan Pişman oLur) Cuma Eyl. 05, 2008 12:16 pm | |
| Bulunca Adamın biri bayan bevliye mütehasısına muayene için gider.Bayan doktor hastaya derdini sorar. Hasta adam "VALLA DOKTOR HANIM YAPAMIYORUM"der. Doktor hanım hastayı muayene eder,tahliller yapar sonunda reçetesini yazar ve hastayı bir ay sonra tekrar gelmek üzere gönderir. Bir ay sonra hasta adam tekrar kontrole gelince doktor hanım sorar "NE OLDU TEDAVİM İŞE YARADI MI?". Hasta "MAALESEF DOKTOR"der. Doktor "ALLAH ALLAH" der. Tekrar aynı muayene ve tahlilleri yapar hastaya reçeteyi düzenleyip bir ay sonra gelmek üzere gönderir. Bir ay sonra hasta tekrar gelir, sonuç aynı .Doktor aynı işlemleri tekrarlar fakat sonuç değişmez. Doktor en son kontrole gelişinde artık yaptığı tedaviden sonuç alamamanın kızgınlığıyla hastaya "GEÇ ODAYA SOYUN"der. Hasta soyunur,doktorda soyunur, bir güzel işi bitirirler. Doktor sinirlenir ve "HANİ ULAN YAPAMIYORDUN" der. Hasta sırıtarak "BULUNCA YAPIYORUM DOKTOR" der.
Üç Adam Üç adam cennetin kapısında sorgu meleğinin karşısında duruyormuş (doğal olarak yeni ölmüş adamlar bunlar). İlk adama nasıl öldüğünü sormuş melek. Adam anlatmış: "Uzun süredir karımın beni aldattığından şüpheleniyordum.İş seyahatine gitme bahanesiyle evden çıktım ve 2 saat sonra haber vermeden döndüm. Karım çıplaktı ve banyodan yeni çıktığını söyledi ama ben ona inanmadım çünkü saçları kuruydu. Hırsla evi aramaya başladım, kimse yoktu, fakat yatak odasının penceresinde iki el gördüm. Yarı çıplak ter içinde bir adamdı bu.. Ellerine vurarak onu aşağı düşürdüm ama çok şanslıymış, çiçek tarhının üzerine düştü ve ölmedi. Ben de buzdolabını üzerine attım. Adam öldü ama ben de kalp krizi geçirdim." Sıra ikinci adamdaymış: "Şortumu giymiş evimde günlük sporumu yapıyordum. Koşu bandını fazla hızlandırmış olmalıyım, birden şerit koptu ve beni üzerinden fırlattı, pencereden dışarı uçtum. Neyse ki alt katın penceresine tutunabildim. Ama manyağın biri beni ellerime vurarak aşağı düşürdü. Neyse ki çiçeklerin üzerine düşüp kurtuldum ama sapık herif bu sefer de üzerime buzdolabını attı ve burdayım işte..." sıra üçüncü adamdaymıi: "Ben buzdolabının içinde çıplak bir şekilde bekliyordum, kendimi burada buldum."
Tanıyın Biyoloji dersinden yapılacak sınav için sınıftaki herkes acayip çalışmış, notlar fotokopiler havada uçuşmuş. Daha sonra sınavın yapılacağı gün gitmişler bir de bakmışlar, ortada kağıt kalem yok sadece sıra sıra >mikroskoplar. Hocada başlarında bekliyorken demiş ki, "Bu mikroskoplarda lam'da bir böceğin bacağı var, sınavınız bacağından böceği tanımak" Tabi hemen itirazlar ama fayda etmemiş, hoca dediği dedik.Öğrenciler mikroskopların başına geçmiş. Ama bir şey yapamıyorlar. En sonunda biri dayanamamış, kapıyı çarpıp çıkmış. Hoca arkasından seslenmiş "Kimsin ulan sen, kapıyı çarpıp çıkıyorsun?" Kapı hafifçe aralanmış ve bir bacak uzanmış" Tanısana hadi lan tanısana kim olduğumu"
Git Başımdan Padişahın karısı sultan'ın göğüsleri çok meşhurmuş.Herkesin hayelini süslermiş. Özelliklede sarayda çalışan Abdül'ün rüyalarına giriyormuş. Dayanamamış ve bir gün harem ağasına açılmış.''Sana 1000 altın helal olsun,yeterki yap ''demiş. Kurnaz harem ağasıda büyücüye losyon hazırlatıp sultanın banyo sonrası giydiği korsesine 1 damla damlatmış.Sultan kaşıntıdan ölecek kimseler çare bulamıyor. Harem ağası da "Padişahımız sarayda çalışan Abdül kulunuzun dili sihirlidir tükürüğüyle çare bulmadığı hastalık yoktur" der padişahta çaresiz çağırttırır.AbdÜl muradına ermiştir 1 saat boyunca sultanın göğüslerini yalar çaktırmadan panzehiride sürer. Harem ağası parasını istediğinde ''Git başımdan padişaha herşeyi anlatırım senin de kellen gider benimde ''der. Kızan harem ağası ise geri kalan losyonun tamamını padişahın banyodan sonra giyeceği donuna boşaltır...
Domuzlar Bir gün adamın biri domuz çiftliği kurmaya karar verir ve 10 dişi, 10 tanede erkek domuz alır bunları çiftleştirip satmayı planlar ama bu 10 tane domuzdan bir ay boyunca hareket göremeyince veteriner bir ilaç verir ve bu ilaçta işe yaramaz. Kendisi kendi işini halletmeye karar verir ve bütün domuzları bir kamyonete yükler ve ormana götürür belki belki öğrenirler diye hepsini bir kere becerir sonra eve geri gelirler. Adam bir hafta bekler ama yine faaliyet olmayınca tekrar domuzları kamyonete yükler ve ormana götürür bu sefer hepsini 2 defa becerir eve gelirler ama yine tık yok adam sinirlenir hepsini tekrar kamyonete bindirir ormana giderler. Adam gücü bitene kadar hepsini 10-15 kez becerir eve gelirler adam ertesi gün ayağa kalkar kalkmaz yatakta yatarken hanımına seslenir." Hanım bak bakalım domuzlar ne yapıyor ?" Kadın aşağı bakar ve adama dönüp "Bey bütün domuzlar kamyonete binmiş biride kornaya basıyor"
-------------------------------------------------------------------------------- Duvarcı Ustası Belediye kuruluşlarından birinde çalışan bir duvarcı usatasının başına gelen kazayı şefine anlattığı mektup şöyle: Sayın şantiye şefim; İş kazası tutanağına planlama hatası diye yazmıştım. Bunu yeterli görmeyerek ayrıntılı anlatmamı istemişsiniz. Şu anda hastanede yatmama neden olan olaylar aynen aşağıda anlattığım gibi olmuştur. Bildiğiniz gibi ben bir duvar ustasıyım. İnşaatın altıncı katındaki işimi bitirdiğim zaman biraz tuğla artmıştı. Yaklaşık 250 kg kadar olduğunu tahmin ettiğim bu tuğlaları aşağıya indirmek gerekiyordu. Aşağı indim, bir varil buldum, ona sağlam bir ip bağladım, altıncı kata çıktım. İpi bir çıkrıktan geçirip ucunu aşağıya saldım. Tekrar aşağıya indim ve ipi çekerek varili altıncı kata çıkardım. İpin ucunu sağlam bir yere bağlayıp tekrar yukarı çıktım. Bütün tuğlaları varile doldurdum. Aşağı indim, bağladığım ipin ucunu çözdüm. İpi çözmemle birlikte birden kendimi havalarda buldum. Nasıl bulmayayım? Ben yaklaşık 70 kiloyum. 250 kilogramlık varil süratle aşağıya düşerken beni yukarı çekti. Heyecan ve şaşkınlıktan ipi bırakmayı akıl edemedim. Yolun yarısında dolu varille çarpıştık. Sağ iki kaburgamın bu sırada kırıldığını sanıyorum. Tam yukarı çıkınca, iki parmağım iple beraber çıkrığa sıkıştı. Parmaklarım da bu sırada kırıldı. Bu esnada yere çarpan varilin dibi çıktı ve tuğlalar etrafa saçıldı. Varil hafifleyince, bu sefer ben aşağı inmeye varil yukarı çıkmaya başladı ve yolun yarısında yine varille çarpıştık. Sol bacağımın kaval kemiği de bu sırada kırıldı. Can havli ile ipi bırakmayı akıl ettim. Başımı yukarı kaldırdığımda boş varilin süratle üzerime geldiğini gördüm. Kafatasımın da böyle çatladığını sanıyorum. Bayılmışım, gözümü hastanede açtım. Cenab-ı Hak'tan tüm kullarını böyle görünmez kazalardan korumasını diler, hürmetle ellerinizden öperim. Duvarcı ustanız
Suratsız Roger ağır şartlar altında çalışan bir işçidir. Boi zamanlarını hep bowling ve voleybol oynayarak geçirmektedir.Karısı bu duruma üzülür ve bir hafta sonu onu striptiz klübüne götürmeye karar verir. O akşam beraberce klübün kapısına gelirler. Kapıdaki bodyguard, " Hey Roger ..seni görmek ne güzel!" der.. Karısı: "Daha önce buraya gelmişmiydin Roger..?" Roger: Hayır..hayır o adamı bowlingten tanıyorum... içeri girerler ve bir masaya otururlar... Garson gelir.. Garson: iyi akşamlar Roger... Her zamanki gibi Cin tonik di mi?.. Karısı: Roger bana bak sen buraya daha önce geldin değil mi? Hafif hafif öfkelenmeye başlayan karısını sakinleştirmek zordur.. Roger: Ne alakası var..Voleyboldan tanırım onu bir iki tek içmişliğimiz var ordan yani... Karısı pek tatmin olmamıştır ama neyse.. Derken stiriptizci hatunlardan biri masaya gelir.. Stritipzci: Selam Roger...Yine özel masa şovundan mı istersin..? Karısı hışımla yerinden kalkar ve klübu terk eder.. Roger peşinden koşar.. Kadın bir taksiye biner ve taksi kalkmadan Roger da biner... Kadın öfkeden patlayacakmış gibidir...ve korkunc sinirlidir.. Şöför: Bu geceki çok suratsızmış be Roger..
Organizasyon Bir adam, arkadaşı ile yolda giderken elindeki çakısı ile parmağını kesti. Biraz ötede sağlık ocağı vardı. Adam: "-Ben şurada pansuman yaptırayım", dedi. İçeri girince karşısına iki kapı çıktı. Birinde "Hastalıklar", ötekinde "Yaralar" yazılı idi "Yaralar" kapısından girdi. Yine önünde iki kapı vardı. Birinde "Et", ötekinde "Kemik" yazıyordu."Et" kapısından girdi. Yine iki kapı çıktı karşısına. Birinde "Önemli", ötekinde "Önemsiz" yazıları vardı. "Önemsiz" kapısından girince kendini sokakta buldu. Arkadaşı sordu: "-Nasıl iyi baktılar mı?" "-Hayır; ama organizasyon dehşet"
Cüzdan Sünnetçinin biri yıllardır kestiği deri parçalarını saklarmış ve bir gün artık emekli olmaya karar vermiş. Elindeki derileri alıp terzinin birine gitmiş ve "bana bunlardan birşey yap, manevi değerleri çok fazla" demiş. Terzi de "abi sen bir tatile çık gel o zamana kadar ben de siparişini bitiririm" demiş. Sünnetçi tatile gidip gelmiş ve ilk iş olarak terzinin yanına uğramış. Ne oldu benim sipariş demiş. Terzi de sünnetçiye bir cüzdan uzatmış. Sünnetçi hisimla "Ulan bunca yilin emegi bu kucuk cuzdan mi? demis. Terzi hemen cevaplamis "oyle deme abi, biraz oksayynca valiz oluyor!
Sen İzah Et On yıldır evlilermiş.. Ama ilk gecelerinden beri, adam hep karanlıkta sevişmek konusunda ısrar etmiş.. Kadıncağız yıllar yılı kaç kez sabahlara kadar yalvarmış, bir kerecik olsun, ışıkları yakıp sevişmek için ama adam hep inatla "Hayır" demiş. "Kesinlikle olmaz. İlle de karanlıkta sevişeceğiz." O gece kadıncağız gene ışıkları yakmak için yalvaracak gibi olmuş, ama hemen vazgeçmiş. Kocası on yıl sonra insafa gelecek değil ya.. Vazgeçmiş ama sadece yalvarmaktan.. Kafasına koymuş, bu kez çünkü.. Tam sevişmenin en heyecanlı anı, en doruk noktasında elini kaydırıp, yatağın baş ucundaki gece lambasının düğmesine dokunuvermiş. Bir de ne görsün.. Kocasının beline, o yapay aletlerden biri bağlı değil mi? "Bunu bana nasıl yaparsın" diye haykırmış. "Bunca yıldır, bu işi sahte bir aletle yaptığını bana söylemedin bile.. Hemen açıkla bana her şeyi.. Hemen.." Adam çok ama çok soğukkanlı yanıt vermiş. "Tamam, tamam.. Her şeyi izah edeceğim sana.. Ama önce sen bana şu üç çocuğumuzu izah et, bakalım!.." -------------------------------------------------------------------------------- Hayalet İki arkadaş bir gece bir parti dönüşünde yürüyerek eve dönüyorlarmış...Biri biraz macera olur eğleniriz düşüncesiyle ilerideki mezarlığa girip kestirmeden gitmeyi önermiş ve diğeri de hemen kabul etmiş.Mezarlığın içine girmişler ve yürümeye başlamışlar. Çok derinlerden 'tak!-tak!'diye garip sesler gelmeye başlamış biraz sonra. İki arkadaş bir taraftan tırsarak bir taraftanda tırstıklarını birbirlerine belli etmeyerek yürümeye devam etmişler ama bu korkunç ses onlar yürüdükçe artıyormuş.. Epey ilerledikten sonra ilerideki sis bulutunun arkasında bir kıpırtı görmüşler. İyice tırsmışlar ve sis bulutuna doğru yürümeye devam etmişler.İleride bir mezarın başında yaşlı bir adamın elinde çekiçle mezar taşına birşeyler yazdığını gören arkadaşlardan biri "Yahu amca bu saatte çalışılır mı biz de seni hayalet sanıp korkmuştuk"demiş.Yaşlı adam şöyle bir kafasını kaldırıp gençleri süzdükten sonra "Adımı yanlış yazmış gerizekalılar!!'demiş
Materyalist Çok havalı ve zengin bir avukat, yeni aldığı lüks spor arabasını ofisinin önüne park eder. Ofisteki arkadaşlarına nasıl gösteriş yapacağını düşünerek arabasından inerken, yoldan hızla geçen bir kamyon sürücü tarafındaki kapıyı kopartır atar.Avukat derhal cep telefonunu kapar ve polisi arar. Bir dakika içinde polis olay yerine gelir fakat daha tek bir soru sormasına fırsat bırakmadan avukat isterik bir şekilde haykırmaya başlar.. Daha geçen gün aldığı arabası mahvolmuştur ve kaportacı ne kadar ince iş görse gene de eskisi gibi olmayacaktır. O kamyonun sürücüsü derhal bulunmalı ve yaptığı hasar ona mutlaka ödettirilmelidir.Avukat kızgın ve öfkeli şikayetini nihayet bitirdiğinde, polis bıkkın ve inanamaz bir şekilde başını sallar "Siz avukatların bu kadar materyalist olmalarını bir türlü anlayamıyorum.." der "..sahip olduğunuz şeylere öyle baglanıyorsunuz ki, başka birşeyi gözünüz görmüyor..."."Nasıl söylersin böyle birşeyi?" diye hayretle sorar avukat. Polis adama acıyarak ve küçümseyerek bakar "Sol kolun dirseğinin altından kopmuş görmüyor musun?Kamyon sana çarptığı sırada olmuş olmalı ve sen bana kaportacıdan bahsediyorsun...." "Aman Tanrım!" diye bağırır avukat. "Rolex'im de gitmiş...
Kimin Telefonu Bir golf klübunun soyunma odasında bir sürü adam giyiniyormuş.Ortada duran bir cep telefonu çalmış, yakınındaki bir adam hands-free konum düğmesine basmış ve giyinirken konuşmaya başlamış. Adam: Alo Kadın: Merhaba şekerim, kulüpte misin? Adam: Evet. Kadın: Ay ben burda süper bir deri ceket gördüm. 1000 dolarcık. Alabilir miyim? Adam: Oluur, madem çok sevdin, al tabii. Kadın: Aslında buradan önce de galeriye uğradım. 2005 modelleri gelmiş, tam istediğim renkte birini buldum. Adam: Ne kadar? Kadın: 60 000 dolarcık. Adam: O parayı vereceksem bütün aksesuarlarını isterim ama... Kadın: Yaşasınnn! Bir şey daha var, geçen sene beğendiğimiz ev yine satılık ve 450 000 dolar istiyorlar. Adam: Tamam, ama 420 000 dolardan fazla verme sakın. Kadın: Oldu şekerim. Sonra görüşürüz. Seni seviyorum. Adam: Ben de seni...Görüşürüz. Adam telefonu kapatıp afallamış şekilde onu seyreden topluluğa döner ve sorar: "Bu telefon kimin, bilen var mı?"
Sizin Kızdan Ne Haber? İki aile varmış ve her iki ailenin de birer kız çocuğu varmış. Birgün misafirlikte sohbete başlamışlar; -Eee sizin kızdan ne haber?.. -Valla işte ne olsun biliyorsunuz işe girdi geçen sene. Başını kaşıyacak vakti yok. İlk başlarda geceleri fazla mesai yapıyordu. Sonra hafta sonları da çalışmaya başladı. Patronu çok sevmis her işi ona veriyormus. Derken Ankara seyahatleri başladı. Bizimki çanta sekreter gibi patron nereye o oraya.Sonra Paris seyahatleri filan en sonunda bu iş böyle olmayacak dediler, patronu ev tuttu. Deli gibi çalışıyor evladım. Ee , peki sizinki ne alemde? -Valla bizimki *********** oldu, ben sizin kadar güzel anlatamıyorum...
Not Yaşlı Fred, hastaneye kaldırılmış. Ailesi, aile papazını da kendilerine eşlik etmesi ve gereği halinde görevini yapması için çağırmış.Papaz ve aile efradı yatağın etrafında beklerken, Fred'in durumu anıden kötüleşmiş. Yatağından yarı doğrularak, el işaretleri ile yazacak bir şeyler istemiş.Papaz, anlayışlı bir şekilde,Fred'e bir kağıt ve bir kalem uzatmış. Fred titreyen ellerle hızlı hızlı kağıda bir şeyler yazıp kağıdı papaza uzatmış ve aniden ölmüş. Papaz, böyle acılı bir anda kağıttakileri okumanın doğru olmayacağını düşünerek kağıdı cebine sokmuş. Birkaç gün sonra, Fred'in cenazesı sırasında, Fred'in verdiği kağıdın cebinde olduğunu hatırlamış. Cenazenin gömülmesinden hemen önce,Papaz ileri çıkarak: "Sevgili Fred, ölmeden hemen önce benden kağıt isteyerek birşeyler yazdı. Zamanı uygun olmadığı için o anda bakmadım fakat şimdi, hepinizin önünde bu notu okumak istiyorum" demiş ve cebinden kağıdı çıkararak yüksek sesle okumuş:"Lütfen bir adım sola çekil. Oksijen hortumuma basıyorsun!" | |
| | | Fatmanur VIP ÖzeL Üye
Mesaj Sayısı : 387 Yaş : 28 Nerden : Denizli Kayıt tarihi : 02/09/08
Rep Puanı Başarı Puanı: 0
| Konu: Geri: %100 KopmaLık 30 Fıkra !! (Bakmayan Pişman oLur) Cuma Eyl. 05, 2008 12:17 pm | |
| -------------------------------------------------------------------------------- Kazan Doğurdu Hoca'nın bir kazanı varmış... Neyse uzatmayalım mevzuyu.. Köylünün biri Hoca'dan kazanını istemiş. Hoca vermek istemiyo kazanı ama;bu sefer de hakkında olumsuz fikir oluşacağı ve kulis yapılacağı endişesi ile istemeye istemeye veriyo kazanı köylüye... Aradan epey bir zaman geçiyo ve köylü kazanın içinde bir küçük tencere ile birlikte geliyo hocaya... Yahu Hocam senin kazan doğurdu diyo Hoca'ya... Hoca kazanı alıyo şöyle evirip çevirip bakıyo, uzağa gidiyo oradan bakıyo,yukarı kaldırıyo aşağıdan bakıyo,iyice inceliyo süzüyo ve diyo ki köylüye; Doğurur tabi,.mına komuşsun kazanın...
Geri Kalan Kısmı Bir gün açlıkla ilgili bir anket yapılacakmış insanlara: "Lütfen dünyanın geri kalan kısmındaki yiyecek eksikliğine bir çözüm ile ilgili kişisel görüşünüzü belirtir misiniz? " Sonuç felaket çünkü: Afrikalılar "yiyecek" kelimesinin anlamını bilememişler. Batı Avrupalılar "eksiklik" kelimesinin anlamını bilememişler. Doğu Avrupalılar "kişisel görüş" sözcüğünün anlamını bilememişler. Orta Doğulular "çözüm" kelimesini anlamamışlar. Güney Amerikalılar "lütfen" kelimesini anlamamışlar. Ve ABD liler de "dünyanın geri kalan kısmının" ne olduğunu anlamamışlar.
Roket Yakıtı Dallas'daki NASA uzay üssünde, üs komutanı, George ve Bob adındaki astronotları yanına çağırıp, ertesi gün çıkacakları Mars yolculuğu hakkında son talimatları verir ve bu zor yolculuğun öncesinde uyumak üzere evlerine gitmelerini söyler. Her iki astronot da, talimata uyup evlerine giderler. George tam uyumak üzereyken telefon gelir. Arayan Bob'dur. "Alo, George. Ben Bob. Uyudun mu?" "Henüz değil." "Ben çok heyecanlıyım. Uyku tutmadı. Sana da uyarsa, benimle birlikte içmeye ne dersin? Uzun süre içki içemiyeceğiz..." "Ok." Bir saat sonra George ve Bob buluşurlar, bir bara girip içki söylerler.Barmen tam içkiyi verirken ikisine de dikkatlice bakar. "Hey men. Sizi tanıdım. Yarın Mars'a gidecek astronotlarsıniz. Size içki verdiğim ortaya çıkarsa bir daha Dallas'ta ekmek yiyemem ben. Kusura bakmayın." George ve Bob barmenle tartışmalarına rağmen o barda içki içemezler. Başka barlarda şanslarını denerler; ama TV programlarını sürekli izleyen barmenler onları her seferinde tanırlar ve içki vermeyi reddederler.Marketlerde kapalıdır. Tam eve dönmeye karar verdiklerinde Bob'un aklına bir fikir gelir. "Yahu George'cuğum. Bizim uzay roketine koydukları yakıtın kokusunu hatırlıyor musun? Aynı viski gibiydi. İstiyorsan ondan içelim." Birlikte uzay üssüne girerler. Kontrol etmek bahanesiyle yakıt tankının yanına gelirler. Kimse şüphelenmez. Onlara güvenmeyip te kime güveneceklerdir ki zaten. Ertesi sabah füzeye binecek olanlar onlardır.George ve Bob yakıt tankından aldıkları yakıttan birer kadeh içerler; sonra da evlerine giderler. George tam uyumak üzereyken telefon çalar. Arayan yine Bob'dur. "Alo George. Yine ben. Rahatsız ettim ama kusura bakma. Sana birşey sormak istiyorum. Karnın ağrıyor mu?" "Evet Bob. Hem de çok." "Peki. O zaman sakın gaz çıkarayım deme. Ben seni TOKYO'dan arıyorum..."
Heykel "Kadın sevgilisiyle birlikteyken kocasının eve girdiğini duyar. - Çabuk! Köşeye geç ve bir heykel gibi davran. Adamın her yerine bebek yağı sürer, üzerine de bebe pudrası serper. - Sakın kımıldama ve heykelmişsin gibi davran! - Bu nedir? hayatım, diye sorar kocası kapıdan girer girmez.- O mu? Sadece bir heykel. Smithler yatak odaları için bir tane almışlardı. O kadar sevdim ki bir tane de ben ısmarladım. Kimse o andan itibaren heykel hakkında konuşmaz hatta yatağa girene kadar. Gece saat iki gibi koca kalkar ve mutfağa gider,bir kaç dakika sonra da elinde bir sandviç ve bir bira ile geri döner.- Al bakalım, der, bir şeyler ye. Ben 3 gün boyunca Smith'lerde idiyot gibi dikilirken kimse bana bir bardak su bile vermemişti.
Eşek Yok Sonradan olma zengin ağalardan biri safariye gitmeye karar vermiş. Uzun zaman sonra geriye döndüğünde köydekilere bahsetmeye başlamış.
Yol boyunca zenginlerin neler yaptığını ve nasıl yaşadıklarını anlatmış. Bir süre sonra köylünün biri sormuş…
‘’Ağam neler görmüşsen hele anlat’’ Ağa anlatmaya başlar. ‘’ Bizi kocaman uçaklarla götürmüşlerdir. Kocaman tekerlekli jiplerle ormanların, nehirlerin, köprülerin üstünden geçirmişlerdir.’’ Derken bir köylü sorar. ‘’ Hiç hayvan yok mudur? Ağam.’’ ‘’ Olmaz mı. Hele zürefa görmüşem ilk önce’’ der ağa. ‘’ O nedir’’ diye sorar köylü. Ağa görmüş tavırları ile hem sorar hem anlatır. ‘’ Eşeği biliy misiniz?’’ ‘’ Biliyiiiz ’’ der köylüler ‘’ İşte eşeğin uzun bacaklı olanı ve boynu eşeğinin üç katı, üzerinde yuvarlak benek olana zürefa diiyler.’’ Köylüler hayalinde zürefayı canlandırmaya çalışırlar. Bir süre yol aldıktan sonra bir köylü yine sorar. ‘’ Başka hayvanda var mıdır ağam?’’ ‘’ Olmaz mı. Zebra görmüşem bir sürü’’ ‘’ O nedir’’ diye sorar köylü Ağa görmüş tavırları ile tekrar anlatır. ‘’ Eşeği biliy misiniz?’’ ‘’ Biliyiiiz ’’ der köylüler ‘’ İşte eşeğin aynı boyunda yukarıdan aşağıya çizgili pijama giyenine zebra diiyiler.’’ Köylüler hayalinde zebrayı canlandırmaya çalışırlar. Bir süre yol aldıktan sonra bir köylü yine sorar. ‘’ Başka hayvanda var mıdır ağam?’’ ‘’ Olmaz mı. Gergedan görmüşem bir sürü’’ ‘’ O nedir’’ diye sorar köylü Ağa görmüş tavırları ile tekrar anlatır. ‘’ Eşeği biliy misiniz?’’ ‘’ Biliyiiiz ’’ der köylüler ‘’ İşte eşeğin yana doğri iki katı, burnunda iki tane boynuz olanına diiyiler.’’ Köylüler hayalinde gergedanı canlandırmaya çalışırlar. Bir süre yol aldıktan sonra bir köylü yine sorar. ‘’ Başka hayvanda var mıdır ağam?’’ ‘’ Olmaz mı. Boğa yılanı görmüşem bir tane’’ ‘’ O nedir’’ diye sorar köylü Ağa boğa yılanı ile eşek arasında nasıl bir bağ kurarım da anlatırım diye biraz düşünür. Köylüler merakla bekler. Ağa sorar. ‘’ Eşeği biliy misiniz?’’ ‘’ Biliyiiiz ’’ der köylüler. ‘’ Eşeğinkini de biliy misiniz?’’’’ ‘’ Biliyiiiz ’’ der köylüler ‘’ İşte eşeğinkinin 5 katı uzunlukta amaaa eşek yok ortalıkta !!..... -------------------------------------------------------------------------------- Sorular
Adamin biri is muracaatina gitmis. Bir gurubun onunde gorusmeye almislar... "Simdi sana bazi sorularimiz olacak bakalim bile bilecek misin?" demisler, Adam da "sorun" demis.. "Yolcu tasir, karayolunda gider, sofor kullanir bil bakalim bu nedir?" Adam dusunmus ve "yolcu otobusu" demis..."Tamam dogru ama hangi marka, Mercedes var, Mitsubishi var di mi? Bilemedin ama sana bir sans daha verecegiz" demisler... "Soyle bakalim havada yolcu tasir, pilot kullanir bu nedir? " Adam hemen cevaplamis "yolcu ucagi ..." "Tamam ama" demisler " Boeing var Airbus var di mi hangisi?" Bunu da bilemedin diyip is gorusmesini bitirip adami gonderirlerken, adam donmus demiski"Bir soru da ben sorabilir miyim?" "Tabi buyur sor bu en dogal hakkin" demisler "Kadinlarin iki bacagi arasinda bulunur, uremeye yarar nedir bu?" demis... Hemen herkes o malum kelimeyi soylemis. Adam "tamam bildiniz ama ananinki var ebeninki var di mi hangisi?..."
Marangoz Kadının birinin apışarasında siyah bir leke çıkmış ve doktora gitmiş. Doktor lekeye bakmış parmağıyla ovalamış leke çıkmış kadın sevinerek eve gitmiş. Ertesi hafta yine aynı yerde leke çıkmış kadın yine aynı doktora gitmiş. Doktor yine lekeye bakmış parmağıyla ovalamış leke çıkmış sonra kadına hanımefendi 'kocanız ne iş yapıyor?' diye sormuş kadın 'Marangoz'diye cevap verince,doktor 'O zaman söyleyin kocanıza a...ızı yalarken kulağından kalemi çıkarsın' demiş.
Döner Adamın biri köyden kasabaya alışveriş yapmak için gider yol bayağı uzun olunca adamda kasabada yemek yeyip köyüne öyle dönmek ister bi lokantaya girer garsondan bir çorba ister ve masasına bırakıldıktan sonra afiyetle yemeye başlar bu arada alaycı garsonda köylüyü görünce bununla bi dalga geçeyim de ömrü boyunca anlayamasın der. Adam çorbasını bitirince garson hemen yanında biter ; -ehemm efendim arkadan ne alırdınız? köylü birden kızarır ama altada kalmaz hemen cevabı yapıştırır! -sen önümdekini kaldır sonra döner verirsin!!!
Lastik Tak Yaşlı adamın biri otobüse binmiş. Oturacak yer yokmuş. Ayakta duruken bastonu durmadan yerden kayıyormuş. Bunu gören genç bir adam yaşlı amcaya dönüp: "Bey amca, o bastonun ucuna bir lastik takarsan kaymaz." demiş. Bunun üzerine yaşlı adam da genç adama dönüp: " O lastiği baban zamanında takmış olsaydı ben şimdi oturuyor olacaktım." demiş
Yenisin Heralde Bir gün bir tavşan keraneye gitmiş. içeri bi bakmış bütün hepsi tavşan içerdekilerin. artık yeni arayışlar içine girmek istemiş. Sonunda bi yılan bulmuş. anlaşmılar. Ama yılanın karnı acıkmış. Tam icraata geçeceklerken yılan bizim tavşanı yemiş. sonra kendi kendine düşünmüş "ulan ben bunu yedim ama ya yanlış anlaşılıp kimse gelmezse bana" sonra pişman olup bizim tavşanı kusarak çıkarmış. Tavşan sonra sormuş "Sen yenisin heralde", Yılan "yoo nerden çıkardın?" tavşan "BÖYLE AĞIZA MI ALINIR ? " -------------------------------------------------------------------------------- Çok Var Bir Amerikali, bir İngiliz ve bir Iraklı barda oturmuş içki içiyorlarmış.
Amerikali içkisini bitirince bardağı havaya firlatmiş, silahını çıkarıp bardağa ateş edip parçalamış:
"Bizde bardaklar o kadar ucuzdur ki biz Amerika'da aynı bardakla iki kere içki içmeyiz" demiş.
İngiliz de bunun üzerine içkisini bitirip bardağı havaya fırlatmış ve ateş ederek bardağı parçalamış:
"Bizim İngiliz kumsallarında bardak yapacak cam için o kadar çok kum vardır ki, aynı bardakla iki kere içki içmeyiz" demiş.
Bunun üzerine Iraklı da buz gibi soğukkanlı bir şekilde içkisini bitirmiş, bardağı havaya fırlatmış, silahını çekip Amerikali ve İngilizi vurup öldürmüş:
"Bağdat'ta bu İngiliz ve Amerikalılardan o kadar çok var ki, biz aynı adamlarla iki kere içki içmeyiz"
Karıyı da Çalmışlar Sarhoşun biri üst baş dağınık bir halde karakola gelir, araba anahtarını göstererek komisere şöyle der : - Komiserim şu elimde gördüğünüz anahtar var ya,onun üstünde az önce benim arabam vardı, şimdi yok. Arabamı çalmışlar... Komiser sarhoşa şöyle bir bakar: - Sen önce kendine bir çeki düzen ver bakayım şu haline bak.. devletin komiseri önünde böyle fermuarı açık durmaya utanmıyormusun? Sarhoş pantolonunun önünde açık fermuara bakar, bakar ve şöyle der: - Aha, karıyı da çalmışlar...
8 Numaralı Kutu Doktorun biri yeni bir muayene açmış. Kapıya yazmış... "Vizite ücreti 100 Dolar. İyileştirmediğimiz hastaya beş mislini geri veriyoruz..." Vizite pahalı ama, doktor gerçekten doktor... Her gelen hasta iyileşip gidiyor... Doktorun ünü her geçen gün artıyormuş... Uyanığın biri doktora gidecek, iyileşmeyecek ve beş misli parayı geri alacak ya, kapıyı çalmış...
"Doktor! Ağzımın tadı hiç yok... Öyle kötüyüm ki, hiçbir şeyin tadını alamıyorum..." Doktor... Adama şöyle bir bakmış, hemşireye seslenmiş:" Hemşire hanım! Sekiz numaralı kutuyu getirin" Hemşire adama uzatmış kutuyu, adam, bir kaşık içindekinden yemiş ve anında tükürmüş... "Ama Bu bok!!!!!"
Doktor sakin, "Evet! İyileştiniz. Tad alıyorsunuz artık.." Adam, parayı ödemiş sinirleri tepesinde gitmiş... Aradan birkaç ay geçmiş. büyük bir hırsla yeniden kapısına dayanmış doktorun...
"Doktor bey, ben de hafıza kaybı başladı... Herşeyi unutuyorum...!" Doktor, adama şöyle bir bakmış yine, hemşireye dönmüş, "Kızım, sekiz numaralı kutuyu getirir misin?" demiş.
Adam, hemen itiraz etmiş, "Ama, o kutuda bok var!"... Doktor, "Doğru! Bakın, hafızanız da yerine geldi!...."
Adam, ağlamaklı, hırsla ödemiş parayı çıkmış dışarı... Kurmuş da kurmuş intikam planlarını... Birkaç ay sonra.." Doktor! Ben de iktidarsızlık başladı... Durumum kötü, hiçbir şey yapamıyorum..."
Doktor adamı gözüyle şöyle bir inceleyip, "Hemşire hanım sekiz numaralı kutuyu getirir misin" diye seslenince, adam, tüm hırsıyla, "S.kecem, seni de sekiz numaralı kutunu da..." diye bağırmış..
Doktor gayet sakin, "Geçmiş olsun! Artık yapabiliyorsunuz!!!!!!!!!"
Boru Yetmedi Fizikçi, matematikçi, kimyacı, jeolog ve antropologdan oluşan bir heyet bir araştırma için arazide bulunmaktadır. Birden yağmur bastırır. Hemen yakındaki bir arazi evine sığınırlar. Ev sahibi bunlara bir şey ikram etmek için biraz ayrılır. Hepsinin dikkati soba üzerinde toplanır. Soba yerden 1 m kadar yukarda, altındaki dizili taşların üzerindedir. Sobanın niçin böyle kurulmuş olabileceğine dair bir tartışma başlar. Kimyacı, "adam sobayı yükselterek aktivasyon enerjisini düşürmüş,böylece daha kolay yakmayı amaçlamış."Fizikçi, "adam sobayı yükselterek konveksiyon yoluyla odanın daha kısa sürede ısınmasını sağlamak istemiş."Jeolog, "burası tektonik hareketlilik bölgesi olduğundan herhangi bir deprem anında sobanın taşların üzerine yıkılmasını sağlayarak yangın olasılığını azaltmayı amaçlamış." Matematikçi, "sobayı odanın geometrik merkezine kurmuş, böylece de odanın düzgün bir şekilde ısınmasını sağlamış." Antropolog, "adam ilkel topluluklarda görülen ateşe tapmanın daha hafif biçimi olan ateşe saygı nedeniyle sobayı yukarıya kurmuş." diyerek görüşünü bildirmiş. Bu sırada ev sahibi içeri girmiş ve ona sobanın yukarda olmasının nedenini sormuşlar. Adam da cevaplamış: "Boru yetmedi."
-------------------------------------------------------------------------------- | |
| | | | %100 KopmaLık 30 Fıkra !! (Bakmayan Pişman oLur) | |
|
Similar topics | |
|
Similar topics | |
| |
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|